Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit, sed do eiusmod tempor incididunt ut labore. Excepteur sint lorem cupidatat.

İstikamet Hızdan Önemlidir

Bizi Takip Edin :

a

Author: Fatih Poçan

  /  Articles posted by Fatih Poçan (Page 2)

Odaklanma ve Aslan’dan Alınacak Dersler Sirk gösterisi izlediniz mi hiç? Özellikle aslan, kaplan gibi hayvanların gösterisini. Bu kocaman, vakur, güçlü, özgür ve vahşi kedilerin, ormanda caka satmak yerine, boğaz tokluğuna insanları eğlendiren bir sirk soytarısına nasıl dönüştüğünü ben hep merak etmişimdir. Üşenmedim araştırdım karşıma ders alınması gereken ibretlik bir olay çıktı. 1900’lerin başında ABD’de doğdu. Çok da imrenilecek

İşleri Keyifle Yapmanın Yolları “Yaşam her geçen gün daha fazla sorumluluk yüklüyor omuzlarına” desem sanırım bana katılırsın. Üstelik cinsiyet, meslek ya da yaş değiştirmiyor bunu. Anne ve babanın senin yaşında yaptıklarından daha fazla şey yapmak zorundasın. Aslında bu durum garip değil sadece yaşadığın hayata uyumlanmanın bir sonucu. Ne var ki bu işlerin bazıları (belki de çoğu) istemediğin, hoşlanmadığın

Siz de Sıradanlaştırabildiklerimizden misiniz? Yazıya sıradan olmayan bir başlıkla girmek iyi hissettirdi 🙂 Sahi neden her şey sıradan? Çünkü sıradan insanlar sıradan şeyler yaparlar, sıradan hayat yaşarlar. O zaman herkes neden sıradan? Sevgili Okuyucu bunun birkaç sebebi var. Doğruyu başkası adına bulmak ve ısrarla bunu yapmasını istemek milli sporumuz. Bu daha küçüklükten bireyleri kuşatan bir kıskaç. Babalar aynı kendisi gibi olan bir oğul,

Kaliteli Yalnızlık mı? Geliştiren Kalabalık mı?  Modern çağın sorunlarından birisi de yalnızlık. Modern çağın çünkü bizden öncekilerin yaşadığı bir sorun değil bu. Eskiler geniş aile ile yaşamış. Komşuluk ilişkileri ve akraba ziyaretleri hayatın önemli bir bölümünü işgal ediyormuş. İnsanların yalnız kalması genelde mümkün değilmiş. İngiliz Doğa bilimci John Ray 1674 yılında nadir kullanılan kelimeleri derlemiş. Bunların içinde “yalnızlık”

Hayat Ancak Net Olanlara Karşı Net Davranır Bir adam ve küçük oğlu ormanda yürüyüş yapıyorlarmış. Birden oğlu takılıp yere düşmüş canı yanarak: “Aaaahhhhh” diye bağırmış. İleride bir dağın tepesinden “Aaaaahhhhh” diye bir ses duymuş ve şaşırmış. Merak edip: "Sen kimsin?" diye bağırmış. Aldığı cevap "Sen kimsin?" olmuş. Sinirlenerek: “Cesaretin varsa karşıma çık" diye tekrar bağırmış. Dağdan gelen ses yine aynısıymış.

Takipçilerim arasında bir anket yaptım. 235 kişi bu ankete katıldı. Sorum şuydu: "Zamanınızı yönetebiliyor musunuz?". Okumanın adeta ayıp sayıldığı ülkemizde,  %85 kitap okuma oranı ile kültürel anlamda belirgin ölçüde farklı olan takipçilerimin cevaplarının dağılımı şöyle oldu: Zamanımı İyi Yönetemiyorum: %76  Zaman Yönetimini Bilmiyorum: %64 Zamanımı Yönetebilmek İçin Bir Şey Yapmıyorum: %64 Maalesef modern insanın en önemli sorunlarından

Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behâdır Bir sengine yek pâre Acem mülkü fedâdır[1]   İstanbul dünyanın gözbebeği, kültürler mozaiği, yeryüzündeki cennet. Napoleon “Dünya tek bir devlet olsaydı başkenti İstanbul olurdu” derken sanırım tam da bunu ifade ediyordu. Çar 1. Petro; “İstanbul’a hükmeden bütün cihana hükümdar olur. Onun için, mümkün olduğu kadar İstanbul’a yaklaşmak gerekir” sözüyle şehrin stratejik önemini

Çünkü Erken Kalkan Yol Alır yüzyıl insanı, ortalama 75 yıllık ömrünün, 26 yılını uykuda, 10 yılını iş yerinde, 12 yılını dizi, film, tv seyrederek, 8 yılını sosyal medyada, 6 yılını yemek yiyerek 5 yılını ulaşımda, 3 yılını ise banyoda geçiriyor. Geriye yaklaşık 5 yıl kalıyor. 5 koca! yıl. Artık ne yaparsınız bilemem ama çok şey yapamayacağınız

"Hayır" Demek Önemli mi? Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahiler 1776 Bağımsızlık Bildirgesine aykırı bir biçimde ikinci sınıf vatandaştı. ABD Anayasasını hazırlayan Washington, Jefferson ve Madison bile köle sahibiydi. Jefferson’un 600 kölesi çok meşhurdu. 1865’te kölelik resmen anayasayla kaldırılmasına rağmen fiilen devam etti. İkinci sınıf dedim ama aslında vatandaş bile değildi. Adına Jim Crow yasaları denen ve beyazlarla zencileri

Onlar Seni Reddettikleri İçin Üzülsünler Çok değil daha 100 yıl önce insanlar çok küçük dar bir çevrede yaşıyor, belli insanlarla ilişkiye geçiyor, belli işleri yapıyorlardı. Hayat çok programlıydı ve herkes ne yapacağını biliyordu. Kimlikler de belli roller de belli idi. Bu hayat onlara yetiyordu. Bugün ise kendimizi sürekli farklı bir sosyal çevreye entegre etmeye çalışıyoruz. Farklı ihtiyaçlar ortaya